Yaşam

Şiddet artarak devam ediyor, ‘Kadın Bakanlığı’ kurulması isteniyor

Nur Kaplan

ANKARA – Kadına yönelik şiddet hayatın her alanında artarak devam ederken, İstanbul Sözleşmesi’nden çıkış şiddet sarmalını tırmandırdı. Toplum içinde ve evde maruz kaldıkları şiddet karşısında en yakın karakola giden kadınlar, bazen başvurularının işleme alınmadığını söylüyor. Kadın Savunma Ağı’nın 23 ilde 500 kadınla yaptığı araştırmaya göre kadınların yüzde 74’ü karakola gittiklerinde gerekli desteği alacaklarını düşünmüyor.

KADIN KURULUŞLARINA BAŞVURU ARTIYOR

Kadın Savunma Ağı’nın ‘Kadına Yönelik Şiddet Araştırma Raporu’na göre, kadınların yüzde 19’u kendilerini tehlikede hissettiklerinde veya şiddete maruz kaldıklarında karakolu arayacaklarını söylerken, yüzde 18’i kadın örgütlerini arayacaklarını söyledi. Ankete katılan kadınların yüzde 88’i 21.00-06.00 saatleri arasında dışarıda herhangi bir inanç hissetmediğini söylerken, yüzde 90’ı şiddetin en çok aile ve yakınları tarafından uygulandığını söyledi.

Kadın Savunma Ağı’ndan Hayal Kurtuluş, Mor Çatı Kadın Sığınağı Derneği Üyesi Açelya Uçan ve Psikolog Ebru Sorgun ile karakollara yönelik artan güvensizliğin nedenlerini, kadınların kendini kötü hissetmesine neden olan yer ve zaman sorunlarını konuştuk. tehlike ve önleyici politikalar.

“KADINLAR EVDE, SOKAKTA, KAMU BİNALARINDA GÜVENSİZ”

Kadınların kendilerini inançlı hissetmedikleri yerlerin ortasında karakolların bulunmasının dikkat çekici olduğunu belirten Hayal Kurtuluş, karakola başvuran kadınların özellikle kovuşturmanın sona ermesinden sonra evlerine geri gönderilme sıklığının arttığını söyledi. istanbul sözleşmesi “Karakolların suçluları yakalamakla, kadınlara bakmakla ilgilenmediğini bilenler kadın örgütlerine başvuruyor” diyen Kurtuluş, şöyle devam etti:

“Kadın evde, sokakta, kamu binalarında kafirdir. Devletin engellemediği, kadını korumadığı erkek şiddeti her geçen gün artıyor. Yaşadığınız yer adeta bir olay yeri… Şiddete uğrayan kadınlar bize başvurduklarında yanlarında olduğumuzu hissettiriyoruz. Gerekli mekanizmaları ortaya koyuyoruz. Mor Çatı Kadın Sığınağı Vakfı, baro gibi kurumlarla bağlantı kuruyoruz. Kadınlar bazen sadece başvuranlar olarak değil, bir çaba modülü haline gelirler. Kadına yönelik şiddetle ilgili mağdurdan özneye dönüşüyor.”

Miss Defence Network’ten Rüya Kurtuluşu

‘KADIN BAKANLIĞI KURULMALI’

Kadın Savunma Ağı’nın araştırmasında “Ev dışındaki alanlarda kendinizi en çok hangi zaman aralıklarında tehlikede hissediyorsunuz?” Kadınların yüzde 88’i 21.00 ve 06.00 saatleri arasında inanmadıklarını belirtti. “Kadınlar neredeyse günün 1/3’ünü kullanıyor. İşe gidip gelme dışında, hayat sadece evden ibarettir. Sosyalleşme ortamlarının kullanılamayacağını belirten Kurtuluş, kadın örgütlerinin yıllardır önerdiği ‘Kadın Bakanlığı’ talebini yineledi. Kurtuluş dedi ki:

“Kadını sadece ‘aile’ olarak tanımlamanın ‘Aile ve Sosyal Hizmetler’ kapsamına alınması mümkün değil, kabul edemeyiz. Bu alanda uzmanlaşmış bir bakanlığın kurulması ve bu bakanlığın kadın örgütleriyle birlikte çalışması gerekiyor. Eşitsizlikle mücadele edecek, toplumsal cinsiyet eşitliğini sağlayacak, kadına yönelik şiddeti önleyecek bir kurum olmalıdır. Öncelikle önleyici, ardından koruyucu politikalar üretilmelidir. Kadınların şiddete maruz kaldıklarında başvuru politikalarını güçlendirecek mekanizmaların oluşturulması gerekiyor.”

DEVLETE GİDEN KADINLARIN DENEYİMLERİ

Mor Çatı Kadın Sığınağı Vakfı üyesi Açelya Uçan, kadının şiddete maruz kaldığında hızla destek alması gerektiğini, ancak Şiddet Önleme ve İzleme Merkezi (ŞÖNİM), Şiddetli Çatışma Hattı ‘Alo 183’ ve Kadın Kolları’nın harekete geçtiğini söyledi. Takviye Uygulaması ( KADES ) şiddet açısından yetersiz olduğunu söyledi. “Bu birimlerle iletişime geçtiğinizde karakola gitmeniz isteniyor. Karakola giden kadınların yaşadıkları çok kötü” diyerek, karakola gelen kadınların yaşadıklarını şöyle anlattı:

“Kadınlar karakola gittiklerinde şikayetleri bile alınmıyor. Yaşadıkların seninle oradaki memur arasında. Fail ile uzlaşmacı davranış sergilenirken, kadından failin yanında ifade vermesi isteniyor. Babasının şiddet uygulaması üzerine karakola giden bir kadın, ‘Ben de zaman zaman kızımı dövüyorum, baban öyle, abartman gerekmez mi?’ karşılığında görüşebilir. Bazen hanıma ‘Sizi oraya yönlendirebilirim ama araç olmadığı için kendiniz gidebilirsiniz’ deniliyor. Hanım gidemeyince araç çocuklarıyla birlikte saatlerce karakolda bekleyebilir. Kadın cinsel saldırıdan 2 gün sonra kolluk kuvvetlerine başvurduğunda bir şey kalmadığı söyleniyor ve sağlık muayenesine götürülemeyebiliyor.”

Mor Çatı Kadın Sığınağı Vakfı Üyesi Açelya Uçan

“Şiddetten kaçarken bazen kendimizi güvensiz sokaklara atıyoruz”

Mor Çatı Kadın Sığınma Evi Vakfı’nın zaman zaman karakol tarafından aranarak ne yapılacağı konusunda istişare edildiğini kaydeden Uçan, “Bu durum kadına yönelik şiddetin ‘ciddiyetini’ gösteriyor” dedi. Mahallelerde şiddete uğrayan kadınların hızlı bir şekilde ulaşabilecekleri takviye birimlerinin olması gerektiğini söyleyen Uçan, kadın örgütlerinin kolluk kuvvetleri kadar işlev göremediğini söyledi. Uçan devam etti:

“Mor Çatı’ya başvuran kadınların birçoğu ‘güvenli’ denilen evlerde aslında şiddete maruz kaldığını ama mümin olmadığını söylüyor. Şiddetten kaçarken bazen kendimizi inançsızca sokağa atıyoruz. Sokaklarda, evlerde, iş yerlerinde, ‘koruyan’ birimlerin eşitsizliği yeniden üretmemesini talep ediyoruz, hayatın her alanında eşitlik istiyoruz.”

“KADINLAR EVDE DAHA TEHLİKELİ HİSSETMELİ”

Psikolog Ebru Sorgun ise şiddete maruz kalan kadınların ev içinde çoğunlukla erkeklerden söz ettiğini, kadınların güvenebilecekleri inanç alanlarının daraldığını belirtti. Ankette ‘yardım ve destek’ oranlarının da düşük olduğuna dikkat çeken Sorgun, şunları kaydetti:

“Kadınların kamusal alandaki varlığı ve kullanımıyla ilgili temel hak ve özgürlükleri giderek azaldı. Kadınları dört duvar arasında tutmaya yönelik sistemli bir çaba var. Kadınların sürekli evde izole olması, barınma ve bakım işleriyle uğraşması. hayata yabancılaşmalarına neden oluyor.’Güvendeyim’ bile diyemiyorlar.

Psikolog Ebru Sorgun

‘ŞİDDET KADIN VE ERKEK ARASINDA KARŞILAŞTIRILMALI’

Kadınların şiddetten kurtulmak için ‘Kadın Dayanışma Merkezleri’nden yardım alabileceğini söyleyen Sorgun, şiddet ve dayatmalar karşısında çaresiz kalan kadınların atacağı en temel adımın ‘direnmek’ olduğunu söyledi. Sorgun, “Şiddet ve yıkıcılık, şiddet uygulayan için bir sorun çözme biçimine dönüştü. Şu anda bir yaşam biçimi olarak empoze ediliyor. Kadınların korunması ve faillerin gerekli caydırıcılıkla karşılaşması zorunludur. Şiddet uygulayan erkek ve kadın arasına hukuk girmelidir. “Kadınların güvenli, koruyucu, onarıcı ve kapsayıcı bir sisteme ihtiyacı var.”

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu